TBMM Çocuk Hakları Alt Komisyonu'nda sunum yapan Prof. Dr. Murat Okcu, yapay zeka ve dijital platform üreticisi özel şirketlerin çocuk haklarına saygılı olacak ve istismar edilmelerine imkan sağlamayacak bir teknoloji üretimi gerçekleştirmeleri adına devlet tarafından sorumlu tutulmaları gerektiğini söyledi.
Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Okcu, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Çocuk Hakları Alt Komisyonu'nda yaptığı sunumda, teknolojik gelişmelerle birlikte sorunların da beraberinde geldiğini ve çocukların verilerinin kaydedildiği, şantaj ve tehdit ile cinsel istismara maruz kaldığı, yasa dışı internet sitelerinde görüntülerinin paylaşıldığını aktardı. Prof. Dr. Okcu, Amerika Birleşik Devletleri'nde Ulusal Kayıp ve İstismara Uğramış Çocuklar Merkezi'ne 2023 yılında 36,2 milyon online çocuk tacizi ile ilgili ihbar geldiğini kaydetti. Prof. Dr. Okcu, "Bu, 36,2 milyon ihbarın 35,9 milyonu çocuk pornografisi üzerine. 2'nci sırada 186 bin ihbarla çocukların cinsel eylemler için online olarak ayartılması geliyor. Online ayartma, cinsel suç işlemek üzere çocuk kılığına girilmesi demek; çok acı bir şey. Bu rakam son 1 yılda Amerika'da yüzde 300 oranında artmış; çünkü üretken yapay zeka hız kazandı" dedi. İngiltere'deki İnternet İzleme Derneği'nin internet sayfasında ise binlerce çocuğun deepfake görüntülerle taciz edildiğini aktaran Prof. Dr. Okcu, "Yapay zeka, çocuk cinsel istismarından kar elde etmek için yeni yollar, dijital imkanlar sunuyor" ifadelerini kullandı.
'EN ÖNEMLİ ADIM EBEVEYN ONAYI"
Çocukların sosyal medya ve online oyunların zararlarından korunmasının en önemli adımının ebeveyn onayının sağlanması olduğunu ifade eden Okcu, platformlara yaş sınırlamasının getirilmesi gerektiğini belirterek, doğrulanabilir ebeveyn onayı (VPC) ile kimlik, telefon, e-posta veya kredi kartıyla kimlik doğrulamasının etkisini anlattı. Prof. Dr. Okcu, yaş sınırlaması uygulaması ile ilgili, "Belli bazı yasal düzenlemeler getirilmesi, özellikle de sosyal medyanın ve online oyunların zararlarından çocuklarımızı, gençlerimizi korumak üzere bir yaş sınırlaması getirilmesi uygulaması pek çok yerde, pek çok ülkede hayata geçirilmiş durumda. Sadece Türkiye'de gündeme gelmiş bir konu değil. ABD, Çin, Fransa, İtalya, Güney Kore, Avustralya bu tür bir yaş sınırlamasını getirmiş ve uyguluyor. Baktığımız zaman 13 ile 16 yaşları arasında değişen yaşlarda sosyal medya kısıtlaması ve yaş sınırlaması görüyoruz. Aslında düşünülmesi gereken 3 tane nokta var. Bir, böyle bir şey uygulanabilir mi? İki, bu gerçekten korur mu? Üç, istenen etkiyi yaratır mı? Baktığımız zaman tek başına hiçbir yasal düzenlemenin ortaya çıkan problemi gidermek gibi bir fonksiyonu bugüne kadar olmadı. Bundan sonra da olmayacak. İstenen etkiyi yaratabilmesi için hukuk dışı yasal düzenlemeler dışında atılması gereken adımların da atılması gerekiyor" dedi.
Çocukların dijital ortamdaki olumsuzluklardan korunması için ebeveynlere büyük sorumluluk düştüğünü aktaran Prof. Dr. Okcu, "Burada ilk başta mevzu anne ve babaların çocuklarının dijital ortamlarda ve yapay zeka kullanırken, kontrollerini anlayışlı bir şekilde ele almaları, onlarla sağlıklı bir iletişim geliştirerek dijital mecraların ve yapay zekanın yararlarını en çoğa çıkartırken zararlarından da en fazla şekilde korunmayı sağlaması gerekiyor. Burada iş büyük oranda anne babalara ebeveynlere düşüyor" diye konuştu.
'SORUMLULUK SAHİBİ KILINMASI GEREKİYOR"
Özel sektörü yasa koyucunun düzenlemesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Okcu, "Yapay zekayı üreten devlet değil özel sektör firmaları. Devletin bu konuda adım atması ve yapay zekayı ve dijital platformları üreten özel sektörden daha tasarım aşamasında, üretim aşamasında çocuk haklarına saygılı olacak ve onların cinsel açıdan, online olarak istismar edilmelerine imkan sağlamayacak bir teknoloji ile üretimlerini gerçekleştirmesini sağlaması gerekiyor. Özel sektörün de sorumluluk sahibi kılınması gerekiyor. Yoksa bugün tek başına devletin yasalar çıkarması da önleyici, umulan etkiyi ortaya çıkarmakta zorlanabilir" ifadelerini kullandı.
FOTOĞRAFLI