DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, Gazze’de bombaların, yıkıntılar altından yükselen çığlıkların, annelerin cansız bedenlere sarıldığı görüntülerin arasında İslam dünyasından yükselen “dayanışma” sözlerinin “acı bir ironi”den başka bir şey olmadığını söyledi.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda alınan bir kararla 29 Kasım’ın 1978’den bu yana her yıl Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü olarak kutlandığını anımsatan Milletvekili Karal, Filistin’in uluslararası camia içinde egemen ve eşit bir üye ülke olarak hak ettiği yeri almasının en büyük temennileri olduğunu belirtti.
“Sessizlik ölümün suç ortağıdır”
Gazze’de İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü saldırılarda aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 45 bine yakın Filistinlinin hayatını kaybettiğini kaydeden Karal, “Gazze’de yaşananlar, bir trajedi değil, bir soykırımdır. Çocukların oyun oynayamadan öldüğü, bebeklerin açlıktan ağlamaya fırsat bulamadan can verdiği bir dünya, nasıl ‘medeniyet’ diye adlandırılabilir? Orada 50 bine yakın insan öldürüldü. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar; hepsi masumlar. İnsanlık tarihine kara bir leke olarak kazınacak bu vahşet karşısında dünya ise sessiz. Sessizlik ise ölümün suç ortağıdır.” diye konuştu.
“Biz bu dünyaya sessiz kalmaya değil, mazlumun yanında olmaya geldik”
Milletvekili Karal, bugün başta İslam dünyası olmak üzere birçok kişi, lider ve toplum önderinin Filistin ile ilgili yapacağı ‘dayanışma’ paylaşımlarının hiçbir öneminin olmadığını vurguladı. Katliam devam ederken özellikle İslam aleminin suskunluğunun bir utanç olduğunu ifade eden Karal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze’de bombaların, yıkıntılar altından yükselen çığlıkların, annelerin cansız bedenlere sarıldığı görüntülerin arasında İslam dünyasından yükselen ‘dayanışma’ sözleri yalnızca acı bir ironiye dönüşüyor. Filistin toprakları üzerinde kanla çizilen sınırlar, her Müslüman’ın vicdanına da çiziliyor. Bizim inancımız, bir cana kıymayı tüm insanlığa kıymakla eş tutarken, Filistinli kardeşlerimizin uğradığı zulme sessiz kalmak, kendi inançlarımızı inkar etmek anlamına geliyor. Bu nedenle, sadece hamasi söylemler, Filistin’e yardım göndermeler değil, onların hakkını cesaretle savunan, katliamın durması için elini taşın altına koyan somut adımlar atılması gerekiyor. Bu, yalnızca bir dış politika meselesi değil; insanlık onuru meselesidir. Biz bu dünyaya sessiz kalmaya değil, mazlumun yanında olmaya geldik. Filistin halkı yalnız değildir. Bu zulme dur demek hepimizin boynunun borcudur. Biz susmayacağız ve hiçbir vicdan sahibine suskunluğun yakışmadığını her yerde haykıracağız.”