İmamoğlu’nu yıpratmak için neler yapmadılar ki...
İnsan köpeğe hiç kumpas kurar mı?
Bunlar kurdu kardeşim.
İETT otobüslerinde uysal uysal gezinen sevimli köpek Boji’ye kaka operasyonu çektiler. Bir köpeğin bile ahını aldılar.
Metronun yürüyen merdivenini sakatladılar sonra.
Şimdi de...
İETT’ye çalışan özel halk otobüsünü senaryo gereği bozulmuş gibi göstererek, AK Parti’nin reklam filminde kullandılar.
AK PARTİ İZNİ İSTEDİ
Olay şöyle:
AK Parti, filmin çekim izni için 9 Ocak’ta İstanbul Valiliği’ne başvuruyor.
Valilik 11 Ocak’ta izin veriyor.
Çekimi Mars Medya Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin yapacağı belirtiliyor.
Valiliğin yazısında şu ifadeler yer alıyor:
“31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçim kampanyaları kapsamında ilimiz genelinde yapılacak çalışmalar için ilgi yazıda belirtilen tarihlerde drone ve video çekimlerinin gerçekleştirilmesi valiliğimizce uygun görülmüştür.”
Valilik öyle geniş bir izin vermiş ki, tüm İstanbul AK Parti’nin film platosunu çevrilmiş.
YOLDA FİLM SETİ KURMUŞLAR
Şirket izin aldıktan sonra filmi çekmek için Beykoz - Kavacık bölgesinde çalışan 34 TL 4737 plakalı özel halk otobüsü günlük 15 bin TL’ye kiralıyor.
Otobüsün sahibi 12 Ocak günü aracı arızalı göstererek, sefere çıkarmayıp çekim için Avrupa Yakası’ndaki Bahçeköy’e gönderiyor.
Eyüp’te, yol kenarında film seti kurmuşlar.
Oyuncular, figüranlar, kameralar, ışık, ses sistemi; hemen her şey tamam.
Otobüs senaryo gereği ‘bozulmuş’ gibi yol kenarına çekilmiş.
Arkasından, numaradan dumanlar çıkıyor.
Yolcular otobüsü itmek için bekliyor.
Ulaşım çilesi çeken İstanbulluları oynayacaklardı ki...
Suç üstü yakalandılar.
Çünkü çekim için beklenirken, bir İETT şöförü tarafından fark edildiler. Şöför işkillenip İETT’ye haber verince kumpas çöktü.
YAPAY DUMAN ÇIKARILMIŞ
İETT, derhal soruşturma başlattı.
İfadelere göre...
Film setlerine kiralık araç tedarik eden bir kişi İETT’de çalışan B.A.’yı 11 Ocak’ta arayarak, “Reklam filmi için sarı İETT otobüsü lazım” diyor.
B.A., eskiden yanında çalıştığı özel halk otobüsü sahibi E.B.’yi arıyor.
E.B., “Yarın verebilirim” diye yanıt veriyor.
11 bin TL’ye el sıkışıyorlar.
E.B., 12 Ocak’ta sabah servisini bitiren otobüs sürücüsü İ.Ç.’yi arayarak, motor arıza bildirimi yapması talimatını veriyor. Sonra da konum atarak, Bahçeköy’de yapılan çekime gitmesini söylüyor.
İ.Ç., konuma vardığında, kendisini bir film setinin içinde bulduğunu ifade ederek, şöyle devam ediyor:
“Arkadaki motor kapağını açtılar. İçine yapay duman ürettiğini düşündüğüm aparat yerleştirdiler. Otobüsün etrafında figüranlar bekliyordu. Çekime başladılar. Başrol oyuncusunun otobüsün önünde bekleyen figüranların arasından geçerek, ‘Yine mi arıza yaptı, işe geç kaldık’ şeklindeki ifadelerle kurgu ve senaryo doğrultusunda kayıt yapılmaya başlandı. Otobüsün arkasında daha önce yerleştirilen aparat marifetiyle çıkan dumana doğru gidildi. Figüranlar ve başrol oyuncusu otobüsü iteklemeye başladı. Çekim burada sona erdi.”
İ.Ç., çekim bittikten sonra bir çalışanın “Burada İETT yetkilisi var. Onlar fark etmeden gidin” denildiğini söylüyor.
Dönüşte patronu E.B.’yi aramış.
“Hoş bir durum olmadı” dediğini kaydediyor.
‘OLUMSUZ İMAJ İÇİN’
Otobüs sahibi E.B. ise İETT’den arkadaşı B.A.’nın “Yarın bir dizi çekimi olacak. Otobüsün 2-3 saatlik lazım olacak” dediğini belirterek, “Güvendiğim için olur dedim” şeklinde konuşuyor.
Sürücüsü İ.Ç.’nin çekimden sonra kendisini aradığını anlatan E.B., şöyle devam ediyor:
“Araçtan yapay duman çıkarıldığını, figüranlar eşliğinde İETT ile alakalı olumsuz imaj yaratılmak maksadıyla reklam çekimi yapıldığını söyledi. ‘Keşke yapmasaydın, aracı vermeseydin’ dedi. ‘Nasıl böyle birşey olabilir’ dedim. B.A.’yı aradım. O da şaşkındı.”
E.B., çekim için 11 bin TL aldığını kabul ediyor.
B.A. ise geçmişte sinema sektöründe çalıştığını belirtiyor.
Film setleri için kiralık araç temin eden B.U., “Reklam çekimi için sarı İETT otobüsü lazım” deyince eski patronu E.B.’yi aradığını kaydediyor. “Ben borcum olduğundan yaptım. Siyasi çekim yapılacağını bilmiyordum. Bilseydim kesinlikle yapmazdım” diyor.
DAHA ÖNCE DE ‘ARIZALANMIŞ’
Otobüs sahibi E.B.’nin ruhsatı iptal edildi.
Gerçi o, İETT aleyhine film çekildiğinden haberdar olmadığını söylüyor.
Ancak aynı otobüsün daha önce de şehrin bir başka noktasında ‘bozulduğuna’ dair görüntüler çıktı. Görüntülerde, yol ortasında kalan otobüs çevresindekiler tarafından itilirken, arkasında bir yolcu kuyruğu uzadıkça uzuyor.
Tam da AK Parti’nin reklam filmindeki gibi, değil mi?
Düşünmeden edemiyorum.
Acaba o da mı prodüksiyondu?
Bakalım, daha ne filmler çevirecekler?
DEM Parti, CHP’yi 5 büyükşehirde destekleyebilir
Geçen hafta DEM Parti, CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etmişti. Bu ziyaretin ardından DEM Parti İstanbul, İzmir, Adana, Mersin ve Bursa’da başkan adayı çıkarmamayı gündemine aldı. DEM Parti, bu beş büyükşehirde adaylarını destekleyebilir.
Gerekçe olarak “Bu beş büyükşehirdeki toplumsal dinamikler; sivil toplum, kadın ve ekoloji örgütlerinin etkisi, Kürtlerin gücü, DEM Parti seçmeninin çok kimlikli varlığı” gösteriliyor.
Ancak DEM Parti, Bursa hariç diğer büyükşehirlerde bazı ilçelerde aday çıkarılmamasını istiyor.
Örneğin, İstanbul’da Esenyurt, Sultanbeyli ve Adalar.
DEM Parti, yalnızca CHP ile değil, DEVA ve Saadet Partisi ile görüşme trafiği yürütüyor.
Bilge Yılmaz: İstanbul’a aday değilim
İyi Parti’de İstanbul adaylığı için Prof. Bilge Yılmaz’ın adı öne çıkıyor.
Ki, öne çıkması da beklenir.
Yılmaz, uluslararası çapta bir iktisatçı.
Ancak İyi Parti kulislerinde Yılmaz’ın Akşener ve partiye dair eleştirilerinin olduğu, uzaklaştığı, hatta odasını topladığı, Amerika’dan pek dönmediği söyleniyor.
Twitter hesabına baktım.
3 Aralık’tan bu yana hiçbir paylaşım yapmamış.
Bu durum kuşkularımı daha da arttırdığı için Yılmaz’ı aradım.
Yılmaz, İBB adaylığı iddiasını kesin bir dille yalanlıyor.
Şunları söylüyor:
“İstanbul veya başka şehrin başkanlığına aday değilim. Böyle bir şey yapmayı düşünmüyorum. Halk arasında bir popülaritem olabilir ama illa belediye başkanı adayı olmamı gerektirmiyor. Aday olmak istemiyorum ve kararım kesin.”
Yılmaz, Ankara’da kiraladığı evi seçimden sonra boşalttığını, kimi kıyafetlerini partideki ofisine koyduğunu belirtiyor. Bu bir kalıcı bir çözüm olmadığı için kıyafetlerini ABD’ye taşıdığını belirtiyor.
Ancak Yılmaz, İyi Parti lideri Akşener’in 3 - 6 Mart sürecinde Altılı Masa’dan kalkıp geri dönmesinden başlayarak, hem seçimden önce hem seçimden sonra hem de ‘özü başına’ yerel seçime girme kararı almasına dair eleştirilerinin olduğunu belirtiyor. Partideki görevlerini sürdürdüğünü ve ayrılık kararı almadığını ekliyor.