Gazze Değil, İnsanlık Abluka Altında!

Ali Osman AYDIN

Sadece Gazze’nin mi abluka altında olduğunu düşünüyorsunuz?

Eğer böyle düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Şöyle olup biteni dikkatle izleyin!

İsrail, çocuk ve kadınlardan oluştuğunu bildiği sivil konvoyları vuruyor!

Hastaneleri vuruyor!

Okulları vuruyor!

İnsani yardım depolarını vuruyor!

Arama kurtarma ekiplerini vuruyor!

Savaş suçu anlamına gelebilecek ne varsa hepsini yapıyor.

Sanki dünyayı Terminatör gibi yok edici makineler ya da insan ırkına düşman uzaylılar işgal etmiş de insan- beton ayırmadan her şeyi bombalıyor gibi.

Fakat buna rağmen, 21. Yüzyılın en kanlı, en vahşi, en alçak katliamlarına imza atan İsrail terörüne “dur” diyen tek bir ülke yok. Güya “gelişmiş” Batı ülkelerinin hepsi İsrail’in yanında olduklarını ilan etmek için sıraya girdiler.

Dünyaca ünlü markalar, bir iki cılız ses hariç ünlüler ve elbette medya... Bu büyük konsensus 6 günde Gazze’ye tam 6 bin bomba atan İsrail’in acısını paylaştıklarını söylüyorlar.

Kafaları olmayan Filistinli çocuk bedenleri için ise yarım yamalak, “ama”lı üzüntüler belirtiliyor.

Ukrayna’da bir yılda öldürülen kadar çocuk, bir haftada öldürüldü Gazze’de.

Onlar Müslüman oldukları ve saçları sarı, gözleri mavi olmadığı için bu kimsenin umurunda değil.

Batıyı geçelim...

Müslüman ülkeler, nereye saklanacaklarını, ortadan nasıl kaybolacaklarını bilemeyecek haldeler. 21. Yüzyılın en büyük insan/ Müslüman katliamını, Müslüman ülkeler sadece seyrediyorlar.

Bu büyük sessizlikten şu çıkıyor! Sadece Gazze değil, insanlık abluka altında. Bu gerçeği görmeden hiçbir şeyi göremeyiz.

Hepimiz, dünya üzerindeki bütün ülkeler, insanlar; yönetimlerimizle birlikte hepimiz Siyonizm'in rehinesiyiz. Siyonizm, ne yaparsa doğrulayacak bir şer ittifakı ve kukla yönetimler oluşturmuş. Bu ittifak, Siyonizm'in arkasını toplamak için insan hakları, uluslararası hukuk gibi şeylerin hepsini rafa kaldırıyor. Koşulsuz destek veriyor. İnsan hakları sadece terör devleti İsrail vatandaşları için söz konusu olabiliyor.

Filistin bu büyük bloğa, bu şer ittifakına karşı koyan, yeryüzündeki tek topluluk! Çok trajik bir şekilde yeryüzünün en vahşi ordularına karşı yeryüzünün en silahsız topraklarında yaşayan insanlar karşı duruyorlar. Çeliğe karşı et. Ateşe karşı kan! Yok etme hırsına karşı yaşatma azmi...

Filistinli yaşlı bir kadın, “Açlık, hastalık, ölüm, ne olursa olsun! Buradan hiçbir yere gitmeyeceğim, burada öleceğim” diyor.

Gazze’nin yıkıntıları arasında bir adam şöyle bağırıyor etrafındaki kalabalığa: “Biz burada kalacağız! Çıkarsak da sadece cennete gideriz! Vatanımızı, toprağımızı koruyacağız.”

Kelimenin tam anlamıyla "gerçek" insanlar ve gerçek cesaret, bu... Her şeyin yapay olduğu çağımızdaki “tek gerçek” gibiler. Bütün dünyaya insanlık ve şeref dersi veriyorlar. Sadece Kudüs'ü değil, insanlığı savunuyorlar. İnsanlığın ayaklar altına alınmaya çalışılan, onurunu savunuyorlar! İnsan olmanın izzetini...

Sonuna kadar da savunacaklarını dünyaya ilan ediyorlar. Hep bir ağızdan, vakarla ve heybetle, İsrail zorbasına meydan okuyorlar. Bizi saran o korku duvarının çok ötesinde, başka bir boyuttalar. Ölümden korkuları yok! Bu yoksul ve şerefli insanlar, dünyanın en güçlü devletleri karşısında olağanüstü bir irade ile “buradayız, hiçbir yere gitmiyoruz” diyorlar.

Bu irade karşısında İsrail’in güvenlik stratejileri çöküyor.

Prodüksiyon şirketleri tarafından hazırlanmış İsrail ordusunun “yenilmez” olduğuna dair imaj paramparça oluyor. Terörist İsrail ordusu Gazze enkazı önünde geri adım atmak zorunda kalıyor. İsrail, bu dev enkaz içinde ordusunu kaybetmekten korkuyor. Yaşayacağı prestij kaybını göze alamıyor. Biden bile agresif politikasından geri dönerek “Gazze işgali hata olur” diyor.

Büyüme rakamlarıyla, okullaşma oranıyla, muasır medeniyetler hedefiyle, dünyaya daha fazla entegre olmayla elde edebileceğiniz bir izzet değil bu. Bu izzeti ancak, canından, sevdiklerinden vazgeçmenin o ateşten gömleğini giyerek ve ona rağmen mücadeleye devam ederek kazanabilirsin.

Filistinlilere yoksul derken yanılmışım! Meğerse yeryüzünde bu bedeli ödeyecek kadar “zengin” olan bir tek onlar varmış. Yine söylüyorum, bu, Londra da tuvalet taşı olmak için her şeyini anında satabilecek bazı sekülerlerin algılayabileceği bir seviye değil.

Bu işlerin dedikodusunu yapan bizim gibilerin de anlayabileceği bir seviye değil. Bu dünyanın diz üstü yaşanmaya değmeyeceği hakikatiyle aydınlanmış, yalnız Allah’a dayanan boyun eğmez insanların anlayabileceği bir seviye...

Bu seviye karşısında bütün içtenliğimle ürperiyor, aciziyetimi görüyor insanlığımdan utanıyorum. Biz, izzeti, canlarıyla satın alan aslan Gazzelilere değil; şu silik, ezik, aciz halimize ağlayalım!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.