Hayır, dur yapma!
Derin Gerçekler
Kalem suresi 10-15’de ve daha bir çok ayette bize ne anlatılıyordu:
- - insanları işleri, sözlerine inandırmak için sürekli yemin edip duranlardan uzak duralım..
- - Aşağılık, sefih, müptezel, peşin e düştüğü din ve devlet büyüklerini İdol edinen, onları İlah ve Rab konumuna yükselten ahlaksızlardan, müfsid, müstekbir, mütrefin, küfürbaz yalan söyleyenlerden de uzak duralım.
- -Yaşadığı zamana, mekana, olaylara adil şahitlik edelim.. Öfkelendiklerimizin iyiliklerini, sevdiklerimizin yanlışlarını görmezden gelmeyelim. Birilerine olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin. Bu. Anlamda daima kusur arayıp kınayanlardan olmayalım. Bizi kınayanların kınamalarına bakın adil şahitlikten de vazgeçmeyelim.
- -Sürekli birileri arasında söz taşıyan ve insanları birbirine düşürmek ve onların çatışması üzerinden kendilerine ikbal, servet ve güç devşirmeye, rant sağlamaya, başkalarının yoksulluğu üzerinden zenginlik, acıları üzerinden mutluluk üretme çabası içindekilerden uzaklaşalım ve onları yanımızdan uzaklaştıralım.
- -Şeytanın. İşgüderi rolü üstlenerek iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba insanlara yaklaşmayalım, yardımcı da olmayalım.
- - Bütün bunların ötesinde bir de soysuz, şerefsiz, haysiyet yoksunu olan kimseye mal, servet, iktidar sahibi ve oğulları ve çevresi vardır diye, sakın onlara boyun eğip, meyletmeyelim, onların peşine düşmeyelim. Onların öfkesinden korkup haksızlıkları karşısında sesimizi kısıp yakınlık kurmaya çalışmayalım.
- -Âllah’ın ayetleri kendilerine okunduğunda onlara "Öncekilerin masalları!" “Arap yaveleri” diyen Laikçilerden de uzak duralım.
- -Din, mezhep, tarikat, cemiyet-cemaat, şartı, soy sopundan önce ahlakına bakın. Evet evet, evinizin / işyerinizin anahtarını kendilerine emanet etmeyeceğiniz, kızınızı vermeyeceğiniz kocaya, oğlunuz için gelin getirmeyeceğiniz hanımlara oy vermeyin. Devlet bizim kolektif evimiz. Ama bu konuda inatçı değil, adil olun, Allah’ın rızasın gözetin.
Bunlardan uzak duralım. Tabi, önce bunlardan olmayalım . Bunlara oy da vermeyelim. Bakın “iman ettim demekle yakamız bırakıvermeyecek. Neye iman ettiniz biliyor musunuz?. Kitap “Bilmediğiniz şeyin peşine. Düşmeyin” demedi mi.. Sorsanız herkes Müslüman ama, çoğu amentüyü bilmez. Gusülden haberi yok, sorgularsan Müslüman değil aslında. Piyasadaki din, “atalarımızın. Dini”. O da tam değil. Ucu açık, kimine göre o din değil bir gelenek. Kimi zaten Şamanlığa meylediyor. Kimi “Folk İslam”. İnsanların çoğu hüsrandadır” denemedi mi bize. “iman edenler, sırat-ı mustakim üzere olanlar, sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna” . Sahi, biz sabredenlerden miyiz ve ötekine “bana / başkalarına sabret” diye sabrı tavsiye eden kimse kaldı mı çevrenizde, ya da onlar kaç kişi kaldılar.
Kural, “def-i mazarrat celbi menafiden evladır.” Onun için imana girişte ilk iki kelime “La İlahe”dir. Abdest almadan ibadet olmuyor, Görünen necasetten ve Hades’ten / görünmeyen“ necasetten Temiz / Tahir” olmak gerekiyor. Cebinizde rüşvet parası, çalıntı bir para, riba parası varken namaza duramazsınız. Bunun cebinizde şarap şişesi, üstünüzde domuz etki varmak gibi bir şey olur. Haram para ile alınan otomobille camiye gidemezsiniz. O parayla Hacca da gidemezsiniz, Camiye, Kur’an kursuna, hayır da yapamazsınız. O paranın hayrı olmayacağı gibi zekatı da olmaz. Haram para ile hayır da olmaz Saadette. O işin bereketi de olmaz. Zulüm ile abad olanın ahiri harab olur.
5 konuda sabıkası olanda hayır yoktur. Başkalarının malına, canına, namusuna, aklına ve imanına, nesline tasallutta bulunanda hayır yoktur. Onlar emanete hıyanet edenlerdir.
İman ettik dedikleri halde 10 Emire uymayanlar ise müfsitlerdir. Bu 10 Emir, Tevrat, İncil ve Kur’an-ı Kerimde de vardır. Bunların hepsinin özünde bir olduğunu söyleyebilir. Vahiy sırasına göre, Tevrat’tan başlayarak, özetleyecek olursak;
İlahınız ve Rabbiniz olan Allaha şirk koşmayacak, boş yere Allah’ın adını ağzınıza almayacak, yalan yere Onun adına yemin etmeyecek, puta tapmayacaksın. Allaha tazim ederek yalnız ona ibadet edeceksin. Anne ve babana hürmet edeceksin. Öldürmeyeceksin. Zina yapmayacaksın. Çalmayacaksın. Yalan şahadette bulunmayacaksın. Hiç kimsenin evine, barkına, karısına, hizmetçisine, öküzüne, eşeğine velhasıl sana ait olmayan bir şeye göz dikmeyeceksin.”
Hz. İsa dağdaki vaazında şöyle der, özetle. Ne mutlu arzularına erişmede yoksul olanlara! Çünkü göklerin egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu kalbi temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı’yı görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlar Allah’ın Barış yurdunda esenliğe kavuşacaklar, Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü göklerin egemenliği onların olacaktır.
Yeryüzünde kendinize hazineler biriktirmeyin. Burada güve ve pas onları yiyip bitirir, hırsızlar da girip çalarlar. Bunun yerine kendinize gökte hazineler biriktirin. Orada ne güve ne pas onları yiyip bitirir ne de hırsızlar girip çalar. Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız. Çünkü nasıl yargılarsanız öyle yargılanacaksınız. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle alacaksınız. Sen neden kardeşinin gözündeki çöpü görürsün de kendi gözündeki merteği fark etmezsin? Kendi gözünde mertek varken kardeşine nasıl, ‘izin ver, gözündeki çöpü çıkarayım’ dersin? Seni ikiyüzlü! Önce kendi gözündeki merteği çıkar, o zaman kardeşinin gözündeki çöpü çıkarmak için daha iyi görürsün.
Ve Kur’an-ı Hakimde özetle ve genel olarak bir çok surede buyurulur ki: Allah ile birlikte başka bir tanrı edinme, yoksa kınanmış ve yalnızlığa itilmiş olarak kalırsın. Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara” öf!” bile deme. Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın. Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar. Çünkü o Gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir. Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz Rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır. Zinaya yaklaşmayın. Haklı bir sebep olmadıkça, Allah’ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Rüştüne erişinceye kadar, yetimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın, söz verdiğinizde sözünüzde durun. . Çünkü söz veren verdiği sözden sorumludur. “Adil şahitler olun. Ölçüyü, tartıyı doğru tutun. Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Yeryüzünde böbürlenerek yürüme.
Neyse, işte böyle, birine “iyi adam” demenin ölçüleri bunlar. Biz de ölçüyü tartıyı doğru tutalım. bugünlükte bu kadar...
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.