Azrail’le randevu!
Geçen gün (6 Temmuz 2023) CHP Milletvekili Avukat Ali Mahir Başarır TBMM’de bir basın toplantısı düzenliyor.
“7/24 Haberler” canlı yayınlamış (Yayın saati: 11.21).
Bu YouTube kanalındaki haberin başlığı şöyle: “Ali Mahir Başarır e-devlet skandalını ifşa etti”
Bunda ne var diyeceksiniz?
Vilnius’da başımıza gelene mi yanalım, yoksa GreatResetçilerin başımıza açtıkları belalara mı?Ekonominin yoksulları üzerindeki dayanılmaz yüküne mi yanalım.
Sahi, TBMM şimdi, İsveç’in NATO’ya dönüş tezkeresini onaylayacak mı?
Erdoğan "Siz önce AB’de Türkiye’nin önünü açın, biz de İsveç’in önünü açalım" diyor. AB’nin de NATO’nun da yeni dünya düzeninde yeri yok. AB içinde bir Türkiye ne kendi rahat eder ve ne de çevresine rahat verir. “AB’ye hayır” diyen bir gelenekten gelip, ABD ve AB ile yol arkadaşlığına girmek “Reel Politik” putuna boyun eğmek anlamına gelmiyor mu?
Bizde her gün, sabah akşam Şeriata küfredilir ve biz kalkar, İsveç’e Kur’an yakma konusunda haddini bildiririz.
Sahi yarın bir sarhoş ya da meczup meydanda İncil yaksa, siz adamı yakalasanız ne ceza vereceksiniz?
Cumhuriyetin kurucu önderlerinden biri “Şeriat’la mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem bir hadisedir” demedi mi zamanında?
Başarır'ın sözünü ettiği konuya dönecek olursak, bakın kardeşim, kamuya ait bilgiler, bir defa değil, birkaç defa kopyalandı, hatta İnternet dünyasının mafiası BlackWeb’de işportaya düştü. İşin daha vahimi, bugün eminim CHP’nin serverleri de anlık olarak izleniyordur. İzlenmeyen kim var derseniz, izlenmeyen kimse yok. Serverleriniz de izleniyor, telefonlarınız da, eviniz de, işyerleriniz de. Biz niçin “Starlink’e, NeuraLink’e, 5G’ye hayır” diye çırpınıyoruz ki. Sadece iktidar kanadı değil, CHP ve diğerleri de bu süreci destekliyor. Desteklemeyen kimse yok ki!
Önce bizim Milli Hosting sistemimiz yok, Yani National Data Center’imiz yok, Bize ait bir işletim sistemimiz, güvenliğimiz yok, arama motorumuz yok, İntranetimiz yok, Sosyal Mediamız yok. Türkiye bu anlamda HW çöplüğü, SW çöplüğü, Bilgi çöplüğü. Bu çöplükte ne ararsanız var.
Bakın bu gün MicroChip temelli ne kadar “akıllı sisteminiz”(!?) (ya da akılsız) varsa, Global network’e bağlı olsun ya da olmasın, NanoChiple üretilmiş Quantum bilgisayarlar bunların hepsine hiçbir engele takılmadan girebilir, yükleme yapabilir, bilgi kopyalayabilir ya da manipüle edebilir. Bunun sizin için ölümcül, telafisi mümkün olmayan sonuçları da olabilir.
Bu bilgisayarlar NanoChiple yapılandırılmış yapay zekalara bağlı olarak çalışıyor. Yapay zekalar da NanoLambatüple çalışan Yapay Bilince bağlı. Yani MicroChiple üretilmiş hiçbir sistem güvenli değil. Uçak, gemi, radar, ev, araba, işyeri, trafolar, santraller, entegre ya da otonom sistemler, hepsinin te TIK’lık canı var. Bakmayın bizim uçup-kaçtığımıza. Oltayı yutmuş bulunuyoruz. Unutmayın “oltayı yutan balık yem istemez”. Tek kurtuluş umudumuz Allah’ın yardımı...
Bu arada NATO zirvesi bitti. Dağ fare doğurdu. Ukrayna'ya davet gelmedi. Zelensky bu durumu “saçma” olarak niteledi. Macaristan savunma bakanı da batılı ülkelerin genel görüşüne paralel. Macar bakan, Ukrayna’nın NATO üyeliğine hazır olmadığını söyledi. İşin aslı ise NATO, Rusya karşısında askeri bir blok ilanına hazır değil... Onun da beklentileri boşa çıktı.
Ama NATO; Polonya’ya 100.000 asker sözü verdi. İşin ilginç yanı soğuk savaş sonrası NATO ilk kez Rusyaya karşı toplanıyor. Bir de İsveç’in üyeliği konusu vardı. O zaten ilk günden halledilmiş gibi idi. Bu arada Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine karşılık Türkiyenin AB üyeliği için NATO ülkelerinden destek istemesi, AB ülkeleri içinde rahatsızlığa sebeb oldu.
NATO zirvesi kapsamında Erdoğan ile görüşen İtalya Başbakanı GiorgiaMeloni, “Türkiye’nin AB üyeliği meselesinin şu an gündemde üst sıralarda yer almadığını” söyledi. Ankara’nın bu anlamda beklentileri boşa çıktı. Erdoğan İsrail, Mısır, Suriye, Suudi Arabistan BAE ile olduğu gibi, şimdi de AB, NATO ülkeleri ve ayrıca Yunanistan ile yeni bir süreçten söz ediyor.
15 Temmuz’un yıl dönümünde, Cumhuriyet’in 100.^yılı bu zirvede hiç gündeme gelmedi. Erdoğan ne Paralel devlet dedi, ne 15 Temmuz’dan söz etti ne de FETÖ’den. Döviz ve altının yeniden yükselişe geçtiği dönemde bu 15 Temmuz hiç de coşkulu geçmeyecek gibi.
Bakalım Erol Olçok’tan söz eden olacak mı bu 15 Temmuz'da.
Zekai Aksakallıda konuştu. Ama hep kendi pozisyonunu savunuyor. Bir 15 Temmuz’da daha gerçekler gizli kaldı..
Erdoğan’a suikast ve Genelkurmay Çatı davalarında yüzlerce kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş 4 yıl aradan sonra ilk kez konuştu ve ilginç iddialarda bulundu.
Bu duruşmayı tek bir gazeteci izlemiş, o da Müyesser YILDIZ. Onun bu konuda yazıp söyledikleri de aslında, toplumsal hafızada varolan, cevabını arayan sorular.,
Muallim Naci bir şiirinde der ki,
“İhtirâz-ı ta’neden kalmakdadır âhım nihân /Bir hakîkat kalmasın âlemde Allahım nihân”, günümüz Türkçesiyle “Kötülenmekten / kınanmaktan çekindiğim için âhım gizli kalmaktadır / Allahım, bu alemde hiçbir hakikat gizli kalmasın”
Elbet bir gün mutlaka, “15 Temmuz Matruşkası” ile ilgili gerçekler ortaya çıkacak ve gerçeği saklayanlar, bu kanlı oyunun suç ortakları olarak hesap verecekler.
Sahi nerede kalmıştık?
Paralı yol, yol vergisine döndü, şimdi “Vatandaşlık vergisi” diye “Varlık vergisi” de geliyor. Sırada “Ekmek karnesi” mi var.?
“Aşı olmayana ekmek de yok” demesinlerde.
Zaten GretResetçiler Performans Pass karnesi ile herşeyi“karne”ye bağlamayacak mı?
HES kodu bunun ilk adımı değil mi idi.?
Bu cehenneme yolculuğunun yolunun parke taşlarını döşeyen siyasetçiler, bürokratlar, Mediası, Akademisyeni, müteahhitleri aslında Şeytan'ın davasının gönüllü hizmetkarlığını yapmış olmuyorlar mı? Şeytan, kendi oğullarını Süleyman mabedinin inşasında çalıştıran Hz. Süleyman’ın intikamını alıyor olmasın sakın. Taşlanmış Şeytanın, İnsin ve Cinnin şeytanlarının şerrinden Hannasın vesvesesinden Allaha sığınırım.
Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.