Ali Osman AYDIN

Ali Osman AYDIN

Cenaze, Cumhuriyet ve Tehcir!

Cenaze, Cumhuriyet ve Tehcir!

Ferdi Tayfur, kariyeri gibi çok popüler, canlı yayınlanan bir cenaze töreni ile uğurlandı darı bekaya. Tayfur’un cenaze töreni her açıdan ilginçti. Türkiye’nin kimlik krizinin ne menem bir şey olduğunu görmek isteyenler, bu krizi tüm şaşırtıcılığı, renkliliği ve tuhaflığıyla ortaya koyan bu töreni dikkatle izlesinler.

Mesela cenaze oracıkta duruyorken törene katılan ünlüler anons edilerek alkışlandı. Hep bir ağızdan şarkılar söylendi. Dualar edildi. İstiklal Marşı okundu. Ve imam görünümlü biri çıkıp şarkı sözlerinden müteşekkil absürt bir konuşma yaptı.

Hakikaten bir cenazenin başında bu kadar birbiri ile alakasız ritüeli iç içe geçmiş bir şekilde ancak absürt bir filmde ya da Türkiye’de görürsünüz herhalde.

Ferdi Tayfur’un cenazesi, tıpkı yaptığı müzik ve etkisi gibi uzun uzun analizi hak ediyor.

Anlamadığım bir başka şey ise Tele 1’den Musa Özuğurlu’nun Ferdi Tayfur hakkındaki, “sanatsal açıdan berbattı” sözlerine RTÜK’ün inceleme başlatması!

RTÜK, “Manevi şahsına, ailesine ve sevenlerine yapılan saygısızlığı kabul etmemiz mümkün değildir” demiş, görmeye alışkın olmadığımız bir hızla!

Bu soruşturmanın sebebi hikmetini anlayamadım doğrusu! Ferdi Tayfur’un müziği beğenilmek zorunda mı yoksa? Aksi yönde kanaat belirtemiyor muyuz? Tamam, daha cenaze kalkmadan böyle bir kritik, terbiye açısından hiç uygun olmamış, ama bunun karşılığı inceleme başlatılması mı? Neden “berbat” dedin, diye mi soracaksınız adama? RTÜK’ün başka işi mi yok? Ekranlarda kan gövdeyi götürüyor halbuki! Benzer bir hızı orada neden görmüyoruz?

Mesela ben çıkıp Tarkan’ın müziğini beğenmediğimi, “berbat” bulduğumu söylesem, sevenlerine hakaret mi etmiş olacağım? Hakkımda inceleme mi başlatacaksınız? Eğer öyle bir şey varsa şimdiden söyleyin ki Tarkan’dan dolayı adliyelerde dolaşmak zorunda kalmamak için ihtiyatlı konuşalım!

****

Cumhuriyet’ten Mustafa Balbay’ın “Cumhuriyetin kıymetini bilelim” başlıklı yazısını görünce, bir göz atayım dedim. Yazıda şöyle diyor Balbay: “Yeni bir devlet, yeni bir rejim kurmanın sıcak örneğini Suriye’de görüyoruz. Suriye’de “devrimden” yeni bir devlet mi doğuyor, Suriye etnik gruplara ve inançlara göre paylaşılıyor mu?

Cumhuriyet başlı başına büyük bir devrimdir. Çağın en önde gelen devletleriyle yarışacak bir mayaya sahiptir. Cumhuriyetin kıymetini bilmezsek, bu topraklardaki herkesin felaketi olur!”

Balbay gibilerin cumhuriyetten ne kastettiklerini anlamak zorlaşıyor bazen. Balbay’ın örnek gösterdiği Suriye’de Sednaya’ları inşa eden bundan önceki yönetim de cumhuriyetti mesela. Suriyeliler sırf adı cumhuriyet olduğu için bu sisteme sahip mi çıkmalıydı, anlayamadım?

İnsan hakları ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı bir sistem cumhuriyet olsa ne yazar, demokrasi olsa ne yazar öyle değil mi Sayın Balbay?

Bazı Kemalistlerin bu adlandırmaları “mutlaklaştırmaları” sanki cumhuriyet idaresinin kendisinde bir mucize varmış gibi propaganda yapmaları cumhuriyet taassubundan başka bir şey değil bence.

Aynı taassup demokrasi konusunda da var. Ama Kongo cumhuriyet olduğu gibi, Polpot iktidarının kurduğu da Demokratik Kamboçya’ydı. Adında hikmet olsa, Kamboçya iflah olurdu. Kamboçya’da eğitimi kapitalizmin işi olarak gördükleri için sayısız öğretmeni katlettiler. Hem de mermi israfı olmasın diye, bıçaklarla. Çocuklarını da ağaçlara vura vura! 3 milyon insan katledildi o demokratik idarede!

Al sana demokratik devlet! Kamboçyalılar da “demokrasinin” mi kıymetini bilsinler acaba?

Siz siz olun bir sisteme saplantı derecesinde bir ilgi geliştirmeyin yoksa onun gerçek hayattaki muhtevasını anlayamazsınız.

İran da cumhuriyet! Hem de İslam cumhuriyeti! Oysa ne İslam’ın muazzez ruhuyla, ne ortalama bir cumhuriyetin koşullarıyla örtüşür yanı yok. Bildiğiniz despotik bir yapı.

Kemalistler İran’ı bize İslam devleti diye, Esed Suriye’sini de laik devlet diye pazarladılar. Bu işlerine geliyordu çünkü. Biri ile İslam’ı kötüleyebiliyor, diğeri ile ideal laik cumhuriyet anlayışlarını ete kemiğe büründürüyorlardı.

Türkiye’de kurulan cumhuriyet de, tek parti döneminde istiklal mahkemeleri, Dersim ve Zilan deresi katliamı gibi trajik felaketler ve kanun gücüyle yaptığı sayısız dayatma ile hafızalara kazındı.

Devlet idaresinde önemli olan sistemin adı değildir. Önemli olan adalettir! Adalet temeline dayalı bir devlet mi, değil mi? Ona bakmak gerekir.

Adalet olmayınca hiçbir sistem kıymeti bilinesi sistem değildir! Adı ve şekli ne olursa olsun.

***

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, mültecilerle ilgili: “Tabelaları bir gecede kaldırdım, ruhsatlarını da hukuksuz bir şekilde iptal ettim. Nikâh ücretlerine, sularına zam yaptım” diye bir itirafta bulundu. Özcan’ın yaptığı bildiğiniztehcirdir. Etnik faşizmdir bu.

Doğrusu hiç şaşırmadım. Tehcir, İttihat Terakki geleneğinden, Kemalizm’den gelen Özcan gibilerin iyi bildikleri ve iftiharla yaptıkları bir şeydir.

Biz insanlık adına bu itiraflardan utandık.

Bolulu kardeşlerimizin de bu itiraflardan rahatsız olacaklarını düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman AYDIN Arşivi