Ali Osman AYDIN

Ali Osman AYDIN

Kayıp Bekçiler

Kayıp Bekçiler

Gündüzü geçtik ama hiç değilse hava karardığında yaşadığınız şehrin sessiz ve sakin olmasını bekliyorsunuz… İnsan dinlenmek için buna ihtiyaç duyuyor. Fakat özellikle İstanbul, hava karardığında daha gürültülü ve tekinsiz bir yere dönüşüyor. Gelin de dinlenin!

Çığırından çıkmış bir durum var mesela. Eskiden insanımızda varolduğunu düşündüğüm, çevreyi rahatsız etmemek için ölçülü bir tonda konuşma hassasiyeti, bugün yitirilmiş görünüyor.

Çarşıda, parkta tesadüf ettiğim topluluklara bu yüzden, özellikle dikkat ederek bakıyorum. Bazıları, sanki şehir terkedilmiş de sadece kendileri kalmış gibi rahatsız edici ve kontrolsüzler. Yüksek sesle konuşuyorlar, aile var mı diye bakmadan küfrediyorlar, kimi zaman içiyorlar ve verdikleri rahatsızlıktan dolayı zerre rahatsızlık duymuyor görünüyorlar. Sizin sinirleriniz bozulurken onlar kahkaha ile gülüyorlar.

Bunların yanına, hava kararınca ortaya çıkan, amortisörleri bilerek alçaltılmış, sokaklarda ağır ağır ilerleyen, gece yarısı bile yüksek sesle berbat rap ya da arabesk şarkılar dinleyen araçlar katılıyor. Adam adeta düğün salonuyla beraber dolaşıyor. Kaçacak yeriniz yok, ya yaz günü kapınızı pencerenizi kapatıp kendinizi hapsedeceksiniz, ya da o berbat şarkıları dinleyeceksiniz!

İnsan bu kadar gürültünün içinde dinlenebilir mi? Dinlenemez tabii. Hatta aksine aklını kaçıracak hale gelir.

Parkta, kafede, sokakta hiç bitmeyen, dinlenmeyen bir gürültü makinesi çalışıyor adeta. Bu hengameye bir de trafiği durdurup halay çeken sürüler katıldı ki, işlere iyice berbat hale geldi.

Aslına bakarsanız, polisin müdahale etmesi gerekir böyle durumlarda. Fakat kişisel tecrübemden yola çıkarak söyleyebilirim ki, polis artık böyle şikayetleri dikkate bile almıyor. İnanmıyorsanız arayın da görün! Farklı bir sonuçla karşılaşırsanız, bana da yazın…

Aslında bu işler için bekçi istihdam edilmişti bir zamanlar. Artık polisin yetişemediğine bekçi yetişecek diye umutlanmıştık. Sonuç: İkisi de ortadan kayboldu! Meydan serserilere kaldı.

Bekçileri sokaklarda gezerken, uygunsuz durumlara müdahale ederken göreniniz var mı?

Geceleri de dışarıda olan biri olarak ben şahsen bekçileri sadece, zaman zaman polislerle kimlik kontrolü yaparken görüyorum. Bu da nadiren… Onun dışında, ne sokağımda, ne mahallemde yıllardır bekçi görmüyorum!

Bir söylentiye göre, bekçilere, polis karakollarında evrak işleri yaptırılıyormuş. Doğrusu neyse, emniyet müdürümüz bizi bilgilendirsin de bilelim.

Geçen yıl Ali Yerlikaya bekçilerle ilgili Temel Eğitim Mezuniyet Töreni’nde şöyle konuşmuştu: “İçişleri Bakanlığı olarak her bir mahallemizin güvenliğini, Türkiye'nin huzuru olarak görüyor, kötülüğü engellemek için varımızı yoğumuzu ortaya koyuyoruz. Mahallelerimizin güvenliğine ayrı bir özen gösteriyoruz.

Hiçbir vatandaşımız ‘şu ıssız sokaktan geçerken başıma bir şey gelir mi?' endişesi duymayacak. Sizler, mahallelerimizi aydınlatan birer fener olacaksınız. Gecenin bir yarısında, uzaklardan gelen bir düdük sesi bizlere, sizlerin varlığını hissettirecek. Hepimiz anlayacağız ki bekçilerimiz vazife başındadır. Varlığınız, sokaktaki ayak sesleriniz suçun işlenmesini caydıracak, suç olaylarının sayısını inşallah daha da azaltacaktır."

Bakan bey, tam da gönlümüzden geçeni, her normal vatandaşın arzu ettiği şeyi ifade etmişti ama, pratikte işler hiç de böyle olmadı.

Bugün yığınla gürültü problemi yaşanıyor ama ne gelen var, ne giden!

İnsanlar evlerinde huzursuz ediliyor, ama vatandaşı koruyacak güç ortalarda yok!

Mahalleler, serserilerin insafına terkedilmiş durumda. 5 tane serseri koca mahalleyi geceleri uyutmuyor ama bir tane polis çıkıp sen ne yapıyorsun demiyor!

Vatandaş eline sopasını alsın, akşamları nöbet beklesin, mahallesinin güvenliğini de kendi sağlasın istiyorlar galiba…

Vatandaş bunu pekala yapar yapmasına ama böyle bir yöntemin sonuçlarını tahmin etmek güç değil sayın yetkililer. Bunu herkesten iyi siz biliyorsunuz.

Biz vatandaşlar olarak yüksek sesle müzik dinleyerek dolaşanlardan bıktık. Trafiği kapatıp halay çekenlerden sıkıldık. Mahalleliyi rahatsız eden gürültülü serserilerden illallah ettik.

Bunun karşılığında da vergilerimizle maaş alan güvenlik güçlerinden yasalarla belirlenmiş görev tanımlarına uygun hareket etmelerini ve şehrimizi serserilerin ellerinden kurtarmalarını, bize rahat bir nefes aldırmalarını istiyoruz.

Mecliste Kavga

Mecliste Can Atalay tartışması yapılmış ve yumruklar konuşmuş.

Savaş, işgal ya da darbe yok ama Mecliste kan akmış.

Ülkenin üst düzey kaynaklarını diledikleri gibi kullanan ve fakat medeni bir şekilde konuşmayı beceremeyen koca koca adamlar birbirine girmiş. Şu içler acısı manzaraya bakın!

Böylesine belki derbi maçlarda, fanatik taraftarlar arasında ancak rastlanır. Gerçekten utanç verici bir durum. Utanıyorum bu tablodan. Hakaret etmeden konuşamayan, yumruk atmadan kendini ifade edemeyen insanlar tarafından yönetilmek utanç verici. Ama galiba, hak ettiğimiz gibi yönetiliyoruz! Biz neysek, meclisimiz de o!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman AYDIN Arşivi