Ali Osman AYDIN

Ali Osman AYDIN

Boykotlaşmalar

Boykotlaşmalar

Ünlülerden tutarlı, ciddi ve idealistçe bir siyasal tutum bekleyenlere şaşırıyorum. Koca parti ortalama muhalefeti eline yüzüne bulaştırmış, işin içinden çıkamamış, faturayı da ünlülere kesmeye çalışıyor şu ara. “Bakın millet, bunlar meydana çıkmaya çok istekli değil gibi görünüyorlar” diyerek ünlüleri takipçileri gözünde düşmanlaştırıyor.

Zavallı ünlüler, ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini şaşırmış durumdalar! Hiçbir şey yapmadıklarında da linçleneceklerini biliyorlar. Muhalefetin giyotini keskin ve çok çalışkan doğrusu…

Neyseki şartlar Disney’in 2023’de Atatürk dizisini iptal etme kararı aldığında olandan daha sert değil.

Türkiye’de hükümeti protesto etmek, Türkiye’de Disney’i boykot etmekten çok daha kolay, konforlu ve kesinlikle kazançlıdır.

Bak şimdi Tarkan bütün botokslarını ekrana dayayarak, “Verme akıl verme; vereceksen huzur ver” diye şarkılar söyleyebiliyor hükümete. Tarkan’ın bu şarkıyı Disney’e yöneltmeyi bırakın, aklından geçirmesi bile mümkün değildi... Disney, o süreçte deyim yerindeyse Tarkan’a ev hapsi verdi. Diğer ünlülere ise susma cezası…

Kitleleri de bu suskunluğu çok problem etmediler. Çünkü Disney gavuru hakiki “efendidir” bizim ev zencilerinin gözünde. Ona itaatte kusur edilemez. Ama hükümet ricali bildiğin “Anadolulu insanlar”dır. Yani “onlar”dan daha “aşağıda”, İlker Canikligil’in deyimiyle “alt sınıfa” mensuplardır. Hükümetin talimatına uymakla, Disney’inkine uymak aynı şey değil. Disney’e itaat ederken maddi kazanç yanında, kendi gözlerinde saygınlıkları artıyor… Hükümet talimatına uyduklarında da kendilerini aşağılanmış hissediyorlar.

*

Bir de şöyle bir durum var.

Farz edelim ki ünlüyüm.

Hükümeti protesto etsem gerçek anlamda ne kaybederim?

Yaptığım organize suç değilse şayet en fazla birkaç gün gözaltında kalırım… Bir de TRT’de dizim varsa onu kaybederim…

E zaten piyasanın tamamı neredeyse benim gibi düşünen, hükümete kategorik olarak gıcık olan insanlardan oluştuğu için protestom bana bir şey kaybettirmez. Aksine kazandırır…

Bakın ne oldu o TRT’den kovulan kızcağıza? Kadrolu muhalif Zeki Demirkubuz’dan film sözü aldı. Başka şekilde o kızın Zeki Demirkubuz’dan teklif alması uzak bir ihtimaldi…

Yani şu an hükümete çakmak ünlüler açısından baya kazançlı bir iş. Ama Disney’e çakmak böyle bir şey değil. Seni silerler piyasadan. Bırakın dünyaya açılmayı, isminizi dünyaya duyurmayı, Türkiye’de bile ekmeğiniz sıkıntıya girer. İş yapamazsın. Yaptırmazlar… Öyle Anadolulu hükümet ricalinin Engin Altan Düzyatan’a yaptığı gibi bir süre sonra affedip, sana dizilerde rol vermeye başlamazlar. O yüzden bizim muhalefet deplasmanı bırakın, kendi evinde bile Disney’e muhalefet edemez.

Açıklama üstüne açıklama yapan, WhatsApp gruplarında örgütlenen, kurnaz protestocu ünlülerin ateşli direnişlerinin altında “bir koyup üç alma” düşüncesi var. Eli yükselttikçe piyasadaki bilinirlikleri artıyor. Disney’in efendileri olup biteni izliyor. Hem onların yani küresel kültür endüstrisinin hem de yerli kültür çetelerinin radarına giriyorlar.

Bak Aybüke’ye birkaç günde milyonlarca yeni takipçi gelmiş. Bir nevi pazarlama çalışması bu.

“Gizli reklam.”

“Ürün yerleştirme.”

*

Kıytırık bir oyuncu adayı çıkmış, Yılmaz Erdoğan’ın son olaylarla ilgili sessizliğini “yanlışsın” diyerek eleştiriyor. Bu eleştiriyi yapmasa, kendisini kimsenin hatırlayacağı yoktu.

Ayrıca Yılmaz neden sizin hükümeti protesto etme treninize vagon olsun ki. Yahu Yılmaz’ın amcası Namık Erdoğan’ı 1994 yılında bu ülkenin Kemalist ideolojiye tapan derin devleti öldürdü. Kafasına sıkıp bir yere attılar, rahmetliyi…

Yılmaz ve ailesi insanların terörden inim inim inlediği bir coğrafyada yaşadılar. Yani sizin güzelleme yaptığınız o ideolojinin cehenneme çevirdiği mahrumiyetlerle dolu bir coğrafyada.

Sizin sövmek için sıraya girdiğiniz o Erdoğan, terörü bitirdi... İnsanların terörsüz bir şekilde rahat rahat yaşamalarına imkân sağladı… İnsanlar, ana dilleri olan Kürtçe dergiler çıkarıyorlar, kitaplar basıyorlar, türküler söylüyorlar, tiyatrolar sahneliyorlar bugün…

Bugün var olanlardan hangisi öve öve bitiremediğiniz ve sistemin size çalıştığı 90’larda mevcuttu, söyleyin bakalım. Hiçbiri. Beğenseniz de beğenmeseniz de hepsini Erdoğan yaptı. Hem de sizinle mücadele ede ede, size rağmen, sizin engellerinizi aşa aşa yaptı.

“Ah 90’lar” dediğiniz yıllarda TRT rutin olarak dindarların kültürünü aşağılar, laik ve seküler hayat propagandası yapardı. Ne Ferhan Şensoy’unuzun, ne Metin Akpınar’ınızın aklına “Demokrasi, insan hakları” gibi şeyler gelmezdi o zaman. Sistem size çalışıyordu… Siz de sisteme... Düzeniniz bozuldu diye bugünkü yaygaranız.

*

Bütün bu arka plana rağmen, son söz olarak, TRT oyuncularının siyasi görüşlerinden dolayı işlerinden olmasını doğru bulmadığımı söylemem gerekiyor. CHP boykot silahıyla sermayeyi politikleştirerek büyük bir problem meydana getirdi. TRT’de yapılan işten çıkarmalar da, eğer başka gerekçeleri yoksa, bu problemi derinleştirmekten başka bir işe yaramaz. Eğer başka bir gerekçe varsa, yani bağlayıcı kuralları olan bir sözleşme varsa da TRT yetkililerinin açık bir şekilde bunu kamuoyuyla paylaşması lazım.

Kurumlar zaten siyasi görüşlerine göre personel alıyorlardı öteden beri. Yani adı konulmamış bir “boykot” hep vardı. Ama buna siyasi görüşlerinden dolayı personel çıkarmak da eklenirse durum büsbütün içinden çıkılmaz hale gelebilir. Ki CHP’nin arzusunun tastamam bu olduğunu söylemek için kâhin olmaya gerek yok! Öyleyse CHP’nin çektiği tuzağa gelmemek en iyisi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman AYDIN Arşivi