Abdurrahman DİLİPAK

Abdurrahman DİLİPAK

Sahi nereye gidiyoruz?

Sahi nereye gidiyoruz?

BOP’u filan unutun. Batı, kendisi himmete muhtaç bir dede, nerde ki gayrıya himmet ede. Herkes kendi can derdine düştü. Kendi silahlarının dehşetinden korkuyorlar. Düşerlerse kendilerinden intikam almak isteyeceklerin ayakları altında ezilmekten korkuyorlar.

Bu HABAT, AGARTHA, Global, Yerli ve Milli EPSTEİN, Gazze, Global Reset, CoVID 19 işi önemli. Suçüstü oldular. Onlar sayesinde bazı gerçekleri gördü insanlık. Hemen söyleyeyim, bu işler bizde FETÖ, PKK ya da Oktar Cemaati ile başlayıp bitmiyor. Bu yapılar bir çok yere sirayet etti. Biz bazı gerçeklerin DAHLAN, KUSHNER ile farkına vardık. Yoksa Glogalistler geldiğinde de anlamadık. “Yerelden evrensele” sloganı hoşumuza gitmişti hatta. McKİNSEY olayı bir kırılma noktası oldu sanki.

DAHLAN’dan başlayalım. Bu senaryo için Mısır, Suudi Arabistan ve BAE ikna edildi önce. Kushner’in Beştepeyi, Albayrak’ın Beyazsaray’ı ziyareti ile süreç başladı. Tam da Yeni Delhi G20 zirvesinden hemen sonra İsrail Cumhurbaşkanının Ankara ziyaretinin ardından Netenyahu Türkiyeye gelecek, ardından Erdoğan İsrail’e gidecek ve Filistin-İsrail Barışı gerçekleşecek, başkenti “Doğu Kudüs”(!?) olan Filistin devletinin kuruluş süreci başlatılacaktı. Senaryoya göre Abbas gidecek Siyonist Filistinli Dahlan gelecek, Lübnan, Suriye, Ürdün’den toprak alınacak, Sina da buna dahil edilecekti. Tek sorun Hamasın ikna edilmesi ve boşaltılması idi. Hamasın tehciri gerekiyordu. Hatta Türkiye’ye bir milyona yakın Hamas üyesinin kabulü söz konusu idi. Bu senaryoda İsrail’in toprakları genişliyor, Silahsız ve Laik bir Filistin devleti kuruluyordu.

Hamas’la Abbas yönetiminden birileri Ankara’ya davet edilmişlerdi. Bir uzlaşma sağlanması bekleniyordu. Şimdi geri başa dönüldü, ama artık o da çok zor. Bu iş bugünkü Filistin yönetimini devlet olarak tanımayla bitmeyecek. Filistinlilerin topraklarına dönmesini sağlamadan ve ondan sonra yapılacak seçimle yeni yönetim belirlenmeden, bu görüşmeler başarıya ulaşmaz. Sorun tek başına Filistin sorunu da değil. Mescidi aksa bütün Müslümanların meselesi, Kudüs konusunun çözümünde masada Hristiyanlar da olacak. Arz-ı Mevud derseniz Nil ile Fırat arasındaki devletler ve onların garantörleri de masada olacak. Bu iş o kadar kolay değil. Tabi Hamas’ın Gazze’den tehcirinden sonra Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye’ye burada önemli roller veriliyordu. KKTC ve Hatta Kıbrıs Rum kesiminin de sürece katılması ile, İsrail doğu Akdeniz’de Münhasır bölge ilanı ile Siyon Mavi Vatan’ı da vucud buluyordu.

İşte tam bu sürecin başlaması için geri sayım başladı Kassam tugayları harekete geçti.

Ve bugün, bundan sonra ne olacağı çok belli değil. ABD askerleri evine dönmeye hazırlanıyor. Zaten AB ve NATO kendini bir emrivaki ile bu oyunun içinde buldu. ABD evine dönecek olursa, Zelensky ve çetesi nereye gidecek, Oradaki paralı askerler ne olacak. Bunların sayısı az değil ki! Herhalde hepsini KKTC’ye taşıyacak halleri yok. İnşallah bunları Türk dünyasına taşımak gibi bir planları yoktur. Burada korkunç miktarda kayıt dışı silah var. Yağmalanan bir ülkeden söz ediyoruz. Belki, ABD çekileceği ülkelerde arkasında böyle bir terör gücü bırakmak isteyebilir. Mesela bu anlamda Suriye ve Irak’ı düşünebilir. Sanırım bu saatten sonra o eski senaryoların hiç biri geçerli olmayacak. PYD Suriye’de seçim yapacaktı hani. İsrail kendi can derdinde, ABD kendi seçimiyle meşgul.. Ukrayna sadece Rusların değil, balkanların, Avrupa’nın başına bela. Zelensky Siyonist değil mi? İsrail de kabul etmez bunları.. Bölgenin yeniden dizaynı için AB, İngiltere, ABD, Rusya üzerinden yapılan hesaplar da çöktü.

Bugünkü Kaos ortamında, dünya kripto para konuşulurken, Dolar gerçeğini, FED’i, LIBOR’u, IMF, Dünya Bankası üzerinden oynanan oyunu bir anlarsa, zaten Kapitalizm çöker.

Siyonistler, Türkiye’den vazgeçmek niyetinde değillerdi, ama onlar da artık gelinen noktada Gazze direnişi ile, hele de Kızıl buzağı kurban edemedikleri gün korku düştü yüreklerine. Çünkü KARAY, HAZARA, NUHİ YASALAR ile ilgili senaryolar, Türkiye olmadan hayata geçirilemezdi. Şimdi büyük oyun un herkes farkına vardı. Yani bu Proje, BÜYÜK İSRAİL PROJESİ ve 2. İSRAİL projesinin omurgasını oluşturuyor. BOP’in içinde gizli olan asıl büyük proje, “Büyük İsrail Projesi” İki Nehir, Nil’den Fırat’a olan bölgenin arz-ı mevud coğrafyası olan Siyon krallığına verilmesi. 2. Sion ise, Kırımdan, Kafkaslar üzerinden Hazar’ın iki yakasından aşağıya Basra’ya kadar uzanan bölge. Trans Kafkas ve Hazar bölgesi aynı zamanda Yecüc Mecüc koridoru. Böyle Kıyamet Savaşının (Müslümanların Melheme-i Kübra, Hristiyanların Armagedon dedikleri savaş) coğrafyası İsrailin kontrolüne geçmiş oluyor. Dikkat ederseniz bu senaryoda Doğu Akdeniz yanında Süveyş ve Basra körfezi ile birlikte, Türkiye’nin doğu kıyısındaki Hazar Denizi ve Kuzeyimizdeki Karadeniz’in Kuzey sahillerinin yarısı Siyonistlerin kuşatması altına giriyordu. Bütün kartlar yeniden karılacak. İsrail, batının desteği olmadan bunu yapamaz. Batı kendi sorunları ile baş edemiyor bu gün. Kendi halkı oynan oyunun farkına vardı.

Türkiye bu Siyon kuşatmasından kurtulmadan başı beladan kurtulmayacak. Bu senaryonun tek kontrol dışı unsuru Müslümanlardı. Onlar da dün FETÖ ve benzeri yapılar üzerinden kontrol altına alınmaya çalışıldı. Oktar üzerinden en radikal Siyonist karşıtı, Hamas’la yakın ilişki içindeki Milli Görüşe sızıldı, diğer cemaatler ve İlahiyat üzerinden Müslümanlar farklı bir zemine çekilmeye çalışıldılar. Bugün AK Parti ile sonuca gitmek istiyorlar. Ama orası da tıkandı. Bir an önce bizim, İslam dünyasının uyanıp, geleceğin dünyası için evrensel bir model oluşturmak için harekete geçmemiz gerekiyor. Bütün dünyanın akıllı, cesur, dürüst insanları ile birlikte ahlak ve erdem temelli yeni bir dünya. Adaletin yüceltildiği bir barış toplumunun yeniden inşası için, bize ezberletilen övgü ve sövgünden, hainler ve kahramanlardan ibaret ırkçı tarih, ırk temelli din anlayışından uzak yeni bir medeniyetin inşası için yeni filozoflara, hukukçulara, siyaset ve iktisatçılara, bunu kitlelere anlatacak sanatçılara ihtiyacımız var.

Ama halimiz ortada. CHP artık eski CHP olmasa da, bugünkü İslamcılık, bugünkü sağ-sol, milliyetçi ve liberallerle bu iş olacak değil. 19.YY sonunda, savaş yıllarında, Kapitalizm, Komünizm ve Faşizmin gölgesinde oluşan kavram ve kurumlarla formatlanan akılların üreteceği bir şey değil bu olması gereken şey.. Kemalistlerle ya da 6 ok anlayışı ile olacak şey değil bu. Zaten her darbe Kemalistler tarafından yapılmıyor mu idi ve onların kurdukları ilk hükümetler de Masonlardan oluşmuyor mu idi. Zaten ilk dönem tek parti dönemi. Ve darbelerle her yeni bir başlangıçları hüsranla sonuçlandı. Bir asrı böyle kaybettik. Bugün artık sol, liberal, ulusalcı filan kalmadı. Tuncay Özkan ve Özgür Özellerin elinde bu işler İmamoğullarına kaldı. Yine gittiler bir takım İlahiyatçılara, İmam Hatiplilere muhtaç oldular. Milliyetçi dediklerinizin hali malum. Muhsin Yazıcıoğlu’nun hesabını bile soramadılar. Sinan Ateş’in bile davasına sahip çıkamadılar. Milli Görüşçüler 40 parçaya ayrıldı. Cemaatler holdinglere dönüştü, bugün o pazarda başka pazarlıklar yapılıyor.

Bizim yerli Kemalistler Laikliğin Milli bir mesele olarak ele alındığını zanneder. Aslında Laiklik Katolikler için dini bir gerekliliktir. Dualist inanç sisteminde Vatikan Ruhu korur, Kral beledeni ve Laiklik baba oğul Ruhul Kudüs gibi ayrılmaz ikiliye işaret eder. İslam Tevhid inancı’dır. İslam’ın içini boşaltmak için “Beyaz Türkler / Beyaz Kemalistler Laiklik bayrağına sarıldılar. Bu şekilde İslam birliğinin temsili sona erdirmeyi hedefliyorlardı. Bu Plan Türkiye’deki Yahudi’lerin, Sabatayları ve Siyonistlerin planı idi. ABD’de yayınlanan The Sentinel’in 26 Mart 1926 tarihli sayısında şu haberi veriyordu: “Türkî Yahudilerden oluşan bir heyet dînî ve dünyevî (seküler, laik) meselelerin ayrılması ilkesi üzerine bir plan/tasarı sunacak.” “Kamalizm” Mustafa Kemal’in değil, bu Yahudi Cemaati’nin önde gelen isimlerinden “Tekinalp” müstear adını kullanan Kabalist Siyonist Moiz Kohen’in uydurmasıdır. “Kemalizm” isimli kitabında “Kahrolsun Şeriat Hükümeti” diye yazar. Bu kitap, Tek Parti olan CHP “yarı resmî gazetesi”, Hitlerin doğum günü partisine katılan, “Cumhuriyet” gazetesinin matbaasında basılmıştır. Bu Dinde reform gayretleri aslında 1960’a kadar sürer. CHP'nin büyük kurultayında, takdim edilen “Dinde Reform ve Kemalizm” başlıklı 53 maddede özetlenen “Yeni i̇slam” projesinin sahibi Kemalist yazar, ki bu proje daha sonra 1956'da “İdeal Türkiye İçin Dinde Reform” adıyla kitaplaştırıldı. “Cumhuriyetin 10. Yıl albümünü” ya da “Cumhuriyetin 20. Yılından yayınlanan Devlet matbaasında CHP tarafından bastırılıp dağıtılan “Cumhuriyetin Şeref Kitabını bulup bir göz atsınlar. Bu konuyu merak edenler, arama motorlarından birinde “Dinde Reform, Osman Nuri Çerman” diye aratırlarsa bir çok bilgi ve belgeye ulaşabilirler. Enteresan bir zatmış bu. Merak eden araştırsın. Kemalizm başından beri çözüm olmadı Türkiye için. İmparatorluk bakiyesi bir halk ve Müslüman bir topluma dayatılan rejim sürekli sorun üretti.. Sorun “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” şeklinde özetlenecek bir sorun da değil. Daha karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Herşey birbirine karıştı. Bütün taşlar yerinde oynadı. Kapitalizm çökerken, “Yeni uluslararası düzen” projesi de iflas etti. Batı, bütün değerler sistemini yıktıktan sonra kendi de yıkılıyor. İşin kötü yanı, hazırda yeni bir çözüm de yok. Bugün en büyük tehlike belirsizlik. Bundan sonra ne olacağını da kimse bilmiyor. Meçhule giden bir gemi gibi dünya. Eğer tevbe edenlerden olur, cahillerden ve zalimlerden olmazsak, Allah’ın ipine tutunursak, bir çıkış yolu gösterilecektir. Bu süreci daha kısa sürede daha az bir bedel ödemek için, daha sabırlı olmamız gerek. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olmalı. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşayacağımız bir dünyanın inşası için hertürlü kavmiyetçilikten uzak olmamız, yardımlaşmaya ihtiyacımız var.

Din, Tarih, gelenek, ahlak herşeyi tahrip ettiler. Bize anlatılan hikayelerin çoğu gerçek değildi. Tarihteki kahramanlar ve hainleri de egemenler belirlediler. Bugüne dair bildiklerimizin çoğu da bir kurgu ve algıdan ibaret. Kan ve gözyaşı ile dolu bir dönemi geride bırakıyoruz. Herşeyin yeniden ihyası bu öfke, bu cahillik ile çok kolay değil.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman DİLİPAK Arşivi